Filistin’in bir şehri olan Bethlehem’e Tel Aviv, İsrail üzerinden girdim. Ülkeye girmenin başka bir yolu yok zaten. Tel Aviv’den Filistin sınırının önüne otobüs ile geldikten sonra, geldiğim konferansın organizastörleri beni Filistin’e sokması için bir taksi yollamışlardı. Adam bir iki kere önümden geçti ama durmadım. Sonra benim beklediği yolcu olduğunu anlayınca durdu ve özür diledi. Bahaneside şuydu:
‘Seni Arap sandım!’
Filistin’e giriş Amerika’dan Meksika’ya giriş gibi. Girerken herhangi bir kontrol yok. Filistin’den İsrail’e girişte Meksika’dan Amerika’ya giriş gibi. Sıkı bir kontrol var. Aradaki tek fark, İsrail – Filistin sınırındaki askerlin ellerindeki M-16’lar. Filistin’den İsrail’e girerken bir kaç tane kontrol noktası var. Bunlardan bazıları Filistinliler için, her çıkan kontrol ediliyor. Diğer bir kaç kontrol noktası ise yabancılar için, burada profile göre arabaları durduruyorlar. Ben iki kere girip çıkmama rağmen, kontrol edilmedim.
Bölgedeki siyaset ve bu konudaki düşüncelerimi burada yazmayacağım (politika ile ilgili ayrı bir blogum var), ama Bethlehem, Filistin hakkındaki gözlemlerimi söyleyeceğim.
Sosyal medya’nın farkındalığa olan etkisi üzerine bir konferansa gitmiştim Bethlehem’e. Konuşmacılardan biri olarak Türkiye’de sosyal medya’nın ülkenin ve sosyo-kültürel yapının konjönktürüne olan etkisi ile ilgili bir sunum yaptım. Ama bu gezi bana bu konferansta öğrendiklerimden çok daha fazlasını kattı.
Bethlehem’e girdiğim ilk gün, şehri gezme fırsatım oldu. Cuma olduğundan (ve tatil olduğundan) dolayı, şehir nispeten boştu. Bethlemde bir baştan diğer başa yürürken, genelde pis sokaklar, sokaklarda oynayan çocuklar, güzel taş evler ve bir çok kilise gördüm (İsa’nın doğduğu söylendiği ‘nativity’ kilisesi de bunlardan biri).
Sonraki günlerdei, Filistin’li insanlarla konuşma fırsatı buldum. Daha önce bahsettiğim konu üzerinde bir kaçıyla röportajlar bile yaptık. Anadal medyaya ulaşımları zor olduğu için, internet Filistinli insanlar için büyük bir kaynak. Bir çok gencin akıllı telefonları kullandığını gördüm ve bir çoğunun eğitimli, farkında ve girişimci insanlar olduğunu gördüm. Baskı altında yaşamalarının bunda büyük etkisi vardır tabi ki.
Filistinlilerin çok iyi kalpli, açık, meraklı, misafirperver ve beklediğimden çok daha liberal olduğunu gördüm. Gençleri çok akıllı, İngilizceleri çok iyi ve eğlenmeyi bilen insanlar. Yaşlıları konuşkan (ama kendi dillerinde) ve positif. Bulundukları duruma rağmen böyle olmayı başarmaları beni gerçekten çok etkiledi.
Filistin’deki durum açıkçası beklediğimden iyiydi. Sürekli Gaza haberlerini gördüğümüz için tüm ülkeyi bu durumda sanıyoruz. Fakat ana karada yaşayan Filistinlilerin hayatı her ne kadar kolay olmasa da, Gaza’daki vatandaşlarına nazaran çok çok daha huzurlu.
Filistin’in diğer şehirlerini göremediğime çok üzüldüm. Fakat insanlarıyla vakit geçirip, onlarla röportaj yapıp, ülke ile ilgili belgeseller izleyip, mülteci kamplarını ve yetimhaneleri ziyaret etmek gibi inanılmaz onur verici fırsatları yakaladığım için çok mutluyum.
Hayatımda yaşadığım en büyük deneyimlerinden biriydi bu. Bir gün tekrar dönmeyi umuyorum.
Dünyanın Yerlisi 